Montessori Felsefesi
Montessori felsefesi nedir?
Çocuğun bireysel becerilerine, ilgi alanlarına ve öğrenme hızına uyan bir pedagojidir. Çocuğa kendi deneyimlerini edinmesi için fırsat tanımayı ve buna uygun ortamı hazırlamayı amaçlar. Öğrenmeyi, bağımsızlığı, bireysel zekaya dayalı yaratıcılığı teşvik eder. Böylece bağımsız, kendine güvenen, doyuma ulaşmış, başarılı ve mutlu bireyler yetiştirileceğine inanır.
Montessori eğitimi çocuk doğduğu gün ya da mümkün olduğunca erken başlar. Çocuk öğrenme sürecinde kritik dönemlerden geçer. İdeal öğrenme fırsatı sunan bu dönemlerin çoğu hayatta sadece bir kez yaşanır. Bu dönemlerde çocuk çevresinde gördüklerine büyük bir ilgi ve hevesle yaklaşır. Yeterince istifade edilebilirse bu kritik dönemler çocuğun gelişimini etkileyen fırsatlara dönüşür. Aileler ve öğretmenler bu kritik dönemleri ayırt edip uygun şekilde davrandıklarında çocuğun gelişim sürecine büyük katkıda bulunabilirler. Çocuk farkında bile olmadan yeni şeyler öğrenip yeni beceriler geliştirir. Eğer çocuk gerekli olan bilgi ve beceriyi gözlemleyemezse öğrenme şansını yitirir. Aynı yetenekleri ileriki yıllarda da edinebilir ama bunun için daha çok çalışması gerekecektir.
Montessori felsefesinin temel fikirlerinden biri “Yardım et ki, kendim yapayım”dır. Bağımsızlığın temel şartı “kendin için birşeyler yapabilmek”tir. Çocuk için bu oyun değil, büyümek için yapması gereken bir ödevdir. Aileler günlük hayat için gerekli becerileri edinmede başlıca rol modeldir. Bu yüzden dengeli, amacını bilen, dikkatli ve itinalı modeller olmaları gerekir. Çocuğa neyi nasıl yapacağının söylenmesinden ziyade gösterilmesi daha doğrudur.
Montessori felsefesinin özü “serbest çalışma”dır. Çocuk neyle, ne zaman, ne kadar süre ile ilgileneceğini kendi seçer. Faaliyet bittiğinde kullanılan malzemeleri yerine koyar. Böylece kendini disipline eder.